Reklamcılar bize sadece "bu mal iyidir, bunu alın" demiyor
Bu kadının zoru nedir sizce?

Gördüğünüz fotoğraf, Philips Philishave "Yeni Quadra Action" traş makinesi reklamında kullanılıyor. Çıkıyordur karşınıza. "Özünü" ve "mânâyı" ortaya çıkarabilmek için kadının omzundaki yazıları, elin üstündeki makineyi ve adamın saçlarındaki logoyu falan temizledim. Çünkü bizi ne reklamı olduğu ya da reklamın unsurlarının yerleştirilişi ilgilendirmiyor. Bizi, şu ilgilendiriyor: ateşli ve mahrem bir vaziyette olduklarına inanmamız istenen çiftin "hâkim unsuru" niye bizimle meşgûl? Yoksa o duygusuz bir kadın mıydı?.. In-ınn!.. Reklamlar zamane ruhunun aynasıdır. Ve onu şekillendirmekle kalmaz, çeşitlendirip geliştirirler. TIKLAYIN

Dayan Kemal Sunal, konuşma!

Tereddüt dönemi çabuk geçildi. Kemal Sunal'lı e-kolay reklam kampanyası yepyeni şok bölümlerle ekranlarda. Ve, en kararlı ateisti bile Allah'ın varlığından şüphe duymamaya sevk edecek cinsten bir ilâhî tesadüf müdür, nedir, gösterime giren reklamların birinde Sunal, medyanın öndegelen bazı şahsiyetleri tarafından bir sorgu odasında sorgulanmakta, öbüründe bir TV programında bocalamakta! TIKLAYIN

Reklamcılar yine bir şey demek istiyor, ama acaba ne?
Delikanlı şöhret ile uyanık çocuk

Kısa film dalında dünya birinciliğine oynayan Türk reklamcılığı, hayatımıza yeni duygular katmaya kararlı. Yılbaşı gecesi eğlencesinden çıkışta, boyacı garibanla "bişeyler paylaşan" delikanlı şöhret filmi de kalplerimizi titreşime ayarlanmış cep telefonuna benzetti. Hem popüler geyik ortamlarına yepyeni bir Kürt çocuğu armağan etti hem de bizi coşturup düşüncelerden düşüncelere dalgalandırarak manevî âlemimize yeni bir tat bir doku kattı. Evet, Yılmaz Erdoğan yılbaşı eğlencesinden çıkışta bir kızla öpüşüp vedalaşır. Fakat tam o esnada.. TIKLAYIN

Önce "maganda jargonu" dedik, sonra hep beraber benimsedik
Komünist gazetesi, "Üzeriz" diyor

Dikkatimizi büyük basından çekip başka yerlere yöneltelim; hazır "Yüzüklerin Efendisi" tartışması dolayısıyla "başka medya" ile uğraşmaya ağırlık vermişken. Sokaklarda satılan bir haftalık siyasî gazete de "medyum" değil mi? O halde *Komünist" gazetesinin 25 Ocak tarihli sayısının üç-beş metre öteden okunabilen manşeti üzerinde durabiliriz. Meselenin Ali Desidero ve Beşiktaş'taki bir manavla alâkasını da ihmal etmeden. TIKLAYIN


F. Suntur, Tarkan ile "Özgür Kız"ın, ikisi için hoş, öbür oğlan için nahoş karşılaşması üzerine yazdı. TIKLAYIN


"Yüzüklerin Efendisi"ni tartışıyoruz

lordoftherings
Başlığa mecburen böyle dedik. Aslında bu film yüzünden birbirimizi tartışır olduk. Bana kalırsa, buna filmi ve Tolkien'in yarattığı âlemi ne pahasına olursa olsun korumak isteyenler yolaçtı. Onlar da muhtemelen benim gibi, filmi eleştirenlerin sebep olduğunu ileri süreceklerdir. Aşağıda, bu konuda Haysiyet'te yeralan ilk yazıya, Bülent Somay'ın bunun üzerine yazdıklarına ve benim cevap yerine söylediklerime ait linkler yeralıyor. Söyleyecek sözü olanlar, elbette tartışmaya katkıda bulunabilir. Ama lütfen ismi geçenlerden herhangi birine hakaret, suçlama vs. olmasın, bu konuda kontenjan doldu. Buyurun, hem bir dizi önemli konuda söylediklerimize göz atın hem de bir film yüzünden nasıl birbirimize girdiğimizi izleyin:

Sakin olun millet, alt tarafı bir Holywood filmi
İlle durumdan histeri çıkarmasak olmaz mı?
ÜMİT KIVANÇ

"Yüzüklerin Efendisi". Durumdan histeri çıkarma âdetimizin ürünü son furya. Bir Holywood gişe filmi mi oynuyor yoksa dünyanın ücra bir köşesinde devrim falan olmuş da onun hakkında bir belgesel mi seyrediyoruz? TIKLAYIN

"Sahici" Sinemanın Efendileri
BÜLENT SOMAY

Tunca Arslan ve Fatih Özgüven'le başlayan "Bu Yüzüklerin Efendisi geyiğini ("komplosunu", "gericiliğini", "Amerikanizmini", "temcit pilavını" - hoşunuza gideni işaretleyin) halkım yedi (ki başka ne beklenirdi zaten?), ama sen ne demeye yiyorsun ey Türkiye münevverunu," furyasına Ümit Kıvanç'ın da katılmasıyla takım tamam oldu diye düşünüyorum. TIKLAYIN

Özgürlüğün başöğretmeni
ÜMİT KIVANÇ

Bülent Somay'ın yazısına doğru dürüst bir cevap vermeye çalışmayacağım. Öyle bir aşağılama-suçlama salvosuyla karşılaşınca insan ortadaki konuyla uğraşamıyor artık. Ama yine de birşeyler öğrenebiliyor. Ben de başöğretmenin kulağımı çekmiş beni sınıfa teşhir ederken söylediklerinden birtakım dersler çıkarma basiretini gösterdim. TIKLAYIN

"Gerçekçi ol, imkânsızı iste!..."
KIVANÇ KOÇAK

Yüzüklerin Efendisi olsun, Harry Potter olsun Verne'in dünyasına göre tamamen başka bir yerdeler. Doğa üstü güçler, "bu-dünyayla" ilişkisiz bambaşka bir dünyada, çevrede geçen olaylar, olaylara/hayata akılla değil büyüyle, sihirle meydan okuma... TIKLAYIN

Ben Kendimden Bu Kadar Emin Olsaydım,
Kendimden Şüpheye Düşerdim
BÜLENT SOMAY

Pek sevdiğimiz "misilleme" terimi, "misil"den gelir. Kendine yapılanı misliyle iade etmek anlamındadır yani. Kendine yapılan kadar karşılık vermek yerine misliyle iade edince de şiddet dozu haliyle geometrik olarak artıyor, kan ve kin miktarı ile ceset sayısı tırmandıkça tırmanıyor. TIKLAYIN

 


HAYSİYET ARŞİV GİRİŞ SAYFASINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYIN