Türkiye'de gazetecilik problemlerinden
bahsetmek zordur. Çünkü normal gazetecilik yapılan bir ülkede
tartışmanız gereken konulara sıra gelebilmesi için yoldan çekmeniz
gereken pek çok acayip -bize özgü- durum vardır. Bunların başında,
şüphesiz, basının, özellikle 1980'lerden sonra "kamuoyu
adına" yerine getirmesi gereken işlevleri neredeyse tamamen
terk etmiş oluşu gelir. Bizde basın, resmî devlet politikalarına
hizmet etmeyi aslî görevi sayıyor. Bunun üstüne bir de, her
türlü iktidara yakın olma hevesi ve tutkusu eklenince, basının
"toplum adına" herhangi bir iş yapması da neredeyse
imkânsızlaştı. Aşağıda okuyacaklarınız, basının kendine özgü
"devlet ve iktidar" tutkusunun yolaçtığı feci sonuçlar
üzerine. |
"Büyük
gazete" İtalyan devletine de kefil
"Büyük
gazete"nin gösterici öldüren İtalyan jandarmasını savunmak
için daha ilk andan gösterdiği "devletperver refleks",
nelere nelere alışmış bizi bile şaşırtacak nitelikteydi.
Severiz, taparız,
yeter ki üstte olsun, zengin olsun...
"Büyük gazete" Hürriyet, Cenova'daki G-8 zirvesinin kapanış
haberini muhteşem bir kompozisyonla verdi. Bu nasıl bir kendini
adamadır? Basın tarihi, böyle bir yayın yönetimi görmedi.
Olay "Ecevit
kızdı"dan ibaret mi?
Mesut Yılmaz'ın yeniden ANAP lideri seçilirken sarf ettiği sözlerle
kucağımıza düşüveren "ulusal güvenlik" tartışmasında medyamızın
durumu...
Yoksa UFO gelir,
ona göre!
Konumuz, Genelkurmay herkese posta koyduğu gün Hürriyet'in ilk sayfasının
yarısını kaplayan UFO haberi. Bir üsteğmenin "UFO gördüm"
demesinden nasıl bir "üst düzey" siyasî mesaj çıkar?
Millî güvenliğe
bişey olmasın
Demokrasi diye ortalara çıkmak Mesut Yılmaz'a kalıyor. Bu sefer,
o dedi diye dünyanın en doğru lafı mundar oluyor. Emir-komuta düzeni
içinde yaşamaktan hiçbir rahatsızlık duymadıkları gibi, bu işin
kaymağını yiyenler, "ahlâksız" politikacıya karşı "güvenilir"
askerin arkasına sığınıyor.
"Tayyip'e
vurulacak, vurun!"
Gelin, bugünkü "Tayyip'in gerçek yüzü" haberleriyle çocuk
yetiştirme tarzımız ve "millî güvenlik" mevzuu arasında
gidip gelelim. Hayır... yine "bizim basınımız yok mu yoksa?"
endişelerine kapıldım da...
Bu genç ne
demek istiyor?
İşte size bir
soru. Ayrıntısını okuyun, sonra cevaplamaya çalışın. Güzel bir fikir
jimnastiği fırsatı yaratıyorum sizler için. Aynı zamanda, memleketimizi
tanıyalım kampanyası kapsamında değerli bir "etkinlik".
|