Zaten
MFÖ'nün dediği gibi, "sanki ortada bir sandık / bir o yana
bir bu yana usandık"... ciddî kimlik problemleriyle helâk
oluyoruz, bir de basının yarattığı bir "kendimiz"
imgesi var ki, aklı fikri yerinde insanı bile zıvanadan çıkartır.
Medyamızdaki en yamuk vaziyetler, "Türkler" mevzuundan
bahsederken görülüyor. Buna bir de, resmî görevlisiyle, işgüzar
vatandaşıyla cümlemizin katkısını ekleyin, allaah! Aşağıda,
özellikle "başkaları" ile karşı karşıya geldiğimiz
zamanlarda ortaya çıkan sosyal şahsiyet problemlerimize değinmeler
var. Uzunca yazılar için yine başlıklara veya linkli kelimelere
tıklayacaksınız. Birkaç da minik yazı var, buraya sığabilecek
ölçüde, onlar için sizi ayrı bir yere göndemeyeyim diye
BURAYA, EN ALTA aldım. |
"He-lâl
ol-sun si-ze, he-lâl ol-sun!"
Vicdanımız nasıl rahatlıyor? Çünkü,
baksanıza, bizim gençler gidip bıçakları
toplayıp cinayete niyetli olarak gelmiş değiller,
kızın göğüslerini ellemişler, olaylar
bundan sonra ve bundan ötürü "başlamış".
Gazeteler sadece vicdan rahatlatma peşinde değil, fırsat
çıkmışken, göğsünün nasıl
ellendiğini, kalçalarına nasıl sarılındığını
anlatan bir kadının ağzından bu sözleri
aktararak, başka türlü adliye haberlerinden de bildiğimiz
"iç gıcıklama" yoluna da sapıyorlar.
TIKLAYIN
Hürriyet'e
göre "biz": Bakanlık, Kızılay, falan...
Hürriyet'ten (21 Ağustos) iki başlık...
ikisi de birer sayfanın tepesine, sayfanın genişliğince
yayılmışlar. Biri: "PKK'dan kan parası
istedik", öteki: "ABD'ye çadırkenti öğreteceğiz".
Kimdir bu "biz"? Ordusuyla, Kızılay'ıyla,
mahkemesiyle, polisiyle, Hürriyet gazetesiyle, okuruyla "Türkler"
TIKLAYIN
Her
şeyimiz mükemmel, sadece imajımız bozuk
Düzeltilmesi gereken şeyin bir imaj
olmadığını, bir zihniyet, bir tavır, dünyayla
ilişki kurma tarzı olduğunu mükemmelen gösteren bir
haber grubu. TIKLAYIN
Haydi beyler,
eller bele!
Millî duygular galeyana gelince sokak ortasında
atış serbest. Adam TV programı seyretmiş, sarılmış
silaha. TIKLAYIN
İzan ve insaf
sizlere ömür
Milliyet (2 Nisan) arka sayfasına manşet
yapmış: "10 bin Amerikalı bize duacı".
Niyeymiş? Çünkü Amerika'da öğrenim
gören 15-20 bin Türk genci, her yıl Amerikan
ekonomisine 836 milyon dolar kazandırıyor, 10 bin kişiye
de iş alanı sağlıyormuş. TIKLAYIN
Yazıyı
da bulduk, gelinimiz de akıllı
Hiç itiraza kalkışmayın: Yazıyı
kimin bulduğu mevzuuyla Kohl ailesine gelin giden Türk
kızı konusu "öte yandan"la birleştirilmez,
demeyin. Her zaman soruyoruz: Bizim ne eksiğimiz var? TIKLAYIN
"Avrupa'nın
çingeneleri..."
"Sırada
Portekiz var... Avrupa'nın çingeneleriyle 1996'dan kalan hesabımız
var..." Star gazetesi, Avrupa Futbol Şampiyonası'nda çeyrek
finale kalan Türkiye'nin sıradaki rakibi Portekiz'i birinci sayfasından
bu cümlelerle tanıtıyor. TIKLAYIN
Kimdi
o kahpelerle kalleşler?
Zamanında
milleti gazladınız, "Apo'yu vermeyen İtalya", "Ermenileri
kışkırtan Fransa" aleyhine sokaklara döktünüz. O sırada oydu
gereken, yaptınız. Şimdi, "şu zor günümüzde bize el uzatıyorlar"
diye adamları övüyorsunuz. Haydi bu da bir şey değil, kendi kışkırttığınız
eylemleri yapanları suçluyorsunuz. Helâl olsun Sabah'a ve onun şahsında
Türk medyasına. Herhangi bir haysiyet sınavından da hiç değilse
öbür derslerin ortalamasıyla kurtarılacak bir not alın be kardeşim!
TIKLAYIN
Pratik
Türk kültürü tarifleri
Samsun
belediyesi Güney Afrikalı kadın dansçılara zorla bikini üstü giydirmesini
"Türk kültürüne aykırı" durumlar yaratmama gerekçesine
bağladı. Gazeteler haberi verdiler vermesine. ıtirazlarını da belli
ettiler. Ama böyle bir Türk kültürünün oluşmasına ve yaşamasına
katkıda bulunan kuruluşlar olarak, olayın hak ettiği cinsten bir
kampanyaya girişmediler. TIKLAYIN
İlk
videoyu da Türkler çekmiş
"Türk
dünyaya bedel" demek yanlış, çünkü onu o yapmış zaten. 24 Ağustos
itibarıyla, gazetelerimize göre, Türklerin dünyaya armağan ettiği
"şeyler", kadın futbolu, polo, kayak, eskrim, pantolon,
ceket, gömlek... Ecdadımızın kıymetini bilme konusunda basınımızın
yaptığı uyarıcı görev gözlerimizi yaşartıyor. Tıklayın da beraberce
bakalım, bu kutsal görevi nasıl yapıyormuş. TIKLAYIN
Bayrak
giyilmez, pasta bölünmez!
Savcı,
Türk bayraklı tişörtleri toplattırıyor, üreten-satan hakkında soruşturma
açıyor. Vali, "Vatanı bölmem" diye Türkiye haritası şeklindeki
pastayı kesmiyor. Gazete, Kıbrıslı Rumların Yunan bayrakları yüzünden
AB'den fırça yemesini kutluyor. Toplu resmimiz, ruh röntgenimiz
bir gazete sayfasında. Hızlandırılmış psikoloji, patoloji, psikiyatri
vesaire eğitimi... Ebediyen ergenlik çağında kalmaya mı mahkûm edildik
ya rab? TIKLAYIN
Çünkü
biz bazen Osmanlı'yız
Tıpkı
Türkiye'nin terörizm konusundaki tavrı gibi, yıllarca görmezden
gelinen bir hakikat, yani Osmanlı'nın doğru ve iyi ve güzel olduğu
ve haksız yere yıkıldığı, o yıkılınca da kötü sonuçların doğduğu,
şimdi nihayet "Batı" tarafından kabul ediliyor. Bu işe
"Batı"nın dikkatini çeken, her şeyi yeniden düşünmesine
yolaçan kim? ısame Bin Ladin. Milliyet'ten, yılın şuursuzluğu ödülüne
lâyık bir eser. TIKLAYIN
"Nankör
İtalyan" münasebetsizliği
Fiorentina
taraftarları, kendilerini terk eden Türk teknik direktöre
sırt çeviriyor. Milliyet de onların ağzının
payını veriyor. TIKLAYIN
Dünya varoşlarının
"büyük gazete"si
Hürriyet'e göre BBC, Ogün Temizkanoğlu'nun
adı doğru telaffuz edilsin diye "özel birim"
kurdu. İşin kötüsü, BBC'nin gerçek
niyeti de Hürriyet'in haberinden anlaşılıyor.
BBC falan, bizim medyanın o kadar uzağında ki...
TIKLAYIN
Evlatlarının
ardından "şeytan aldı götürdü" diyebilen
toplum
Üzülme Türkiye, o satanistti...
Lara'nın da şeytanla buluşmadığından
eminim. Belki şimdiden anababasını, arkadaşlarını
özlemeye başlamıştır bile. Umarım,
bütün bu satanist bahaneleriyle, ona karşı fazlasıyla
gecikmiş bir anlayış gösterme çabasından
bile kaçınmaya uğraşan bir topluma inat, gittiği
yerde saçlarını okşayarak "aldırma
sen onlara" diyecek şefkatli birileri vardır yanında.
İntihar eden gençlere satanist diyerek sorumluluktan kaçmaya
çalışanlarla, acılı bir ailenin en korkunç
anlarını kare kare görüntüleyip gazetelere
basanlardır, şeytanla buluşanlar. İki büyük
gazetenin genel yayın yönetmenlerinin yazılarını,
bütün iyi niyetimizle, nihayet insanca bir yola saparken
verilmiş sinyaller sayalım.TIKLAYIN
BUNLAR
DA TIKLAMASIZ
... K I S AM K I S A ... |
Biz yapmayız, başkaları yapar
Akşam gazetesi, tam da doların düşmesi, borsanın
yükselmesi beklenen 11 Temmuz'da piyasanın yine altüst oluşunu "Arjantin
kâbusu" manşetiyle duyurdu. "Başımıza şimdi de okyanus
ötesi bir belâ çıktı" diyerek. Yani kabahat yine başka birilerinde.
Çok merak ediyorum, herhangi bir gazete, bu tür çalkantıların yaşandığı
herhangi bir gün, kimlerin bu işten ne kadar götürdüğünü yazacak
mı? Ya da şu mekanizmayı açıklayacak mı? Meselâ kimler, hangi saatte,
nasıl bir söylentiyi, nasıl bir "haberi" hangi yollardan
yayıyor, sonra ne oluyor, kim ne alıyor, ne satıyor bu sırada? Çark
o yöne değil bu yöne dönünce kim kârlı çıkıyor? Nasıl oluyor? Yazacaklar
mı hiç?
Bu işlerden kârlı çıkan yok mu?
Milliyet'teki (18 Temmuz) habere göre, Ankara Ticaret
Odası Başkanı Sinan Aygün şöyle demiş: "Sıcak para tacirleri
Türkiye'de sürekli kriz atakları yaratarak ulusal sermayemizi kasıp
kavuruyor. Sudan bahanelerle ülkeyi krizin eşiğine getirip, sonra
da ipten kurtarma taktikleri rahatsız edici boyutlara ulaştı."
Haber, bir sayfanın dibinde... Böyle düşünen ya da buna ihtimal
veren, sadece Aygün müdür? Neden basında bu yönde düşünceler hiç
yeralmaz? Dolar çıktığı, borsa indiği vs. zaman birileri muazzam
paralar kazanmıyor mu? Niye bunun hiç lafını etmiyoruz? Edersek
piyasalar mı sarsılır?
Biz neymişiz be abi!
"Zafere Türk imzası", "Mezar-ı
Şerif'i Türk zekâsı kurtardı", "Harekâttaki başarının
ardında Türkiye var"... Sırf Hürriyet ile Milliyet'te bu kadarı...
Hepsi hepsi, Rus gazetesi ızvestiya'nın bir haberinde geçen, "ABD
harekât planlarını Türk uzmanlarla yapıyor" ifadesinden mülhem.
"Asıl rol" bizim! E, niye dökülmüyoruz sokaklara, Raşid
Dostum resimleri ve bayraklarla? Yahu vallahi biz bu kadar küçük
insanlar değiliz. Moralinizi bozmayın. Sahiden değiliz. Gazetelere
ayna muamelesi yapmayın sakın. Onlar ayna değil, diaprojektör gibi
bir şey daha çok. ıçine koyduğunu yansıtıyorlar karşıya.
|