Radikal Cumartesi'de gelecek yaratılıyor, haydi bayılın
...Şeyin tedavisi mümkün mü?

 

"Arzuları deneyimlemeye çalışmak insanın dünya macerasının belkide en gizemli yönü..."

Tam anlamadım ama bence de. En az, bir cumartesi günü bize "geleceği yaratmanın sırrı"nı anlatma iddiasıyla karşımıza çıkan Işık Hanım"ın "belkide"de, "değilde"de olduğu gibi, "de"leri ayırmamayı tercih etmesi kadar gizemli.

Işık Menderes, yeni Radikal Cumartesi'nin 6. sayfasındaki köşesinde, "evrendeki enerjilerin çalışma mekanizmalarını anlamak" gibi, sahiden, öyle benim diyenin yanına kolay yaklaşamayacağı iri lokmalar koydu kahvaltı soframıza. Şunu olduğu gibi aktarmazsam çatlarım:

"Evrendeki enerjilerin çalışma mekanizmalarını anlayarak, hayatla 'başa çıkmayı' geride bırakarak, bilinmeyenin derinliğine 'korkusuzca atlamayı' seçmek farklı bir geleceği yaratabilmenin ilk adımı sevgili okurlar."

Bir gazete eki yazarının biz sevgili okurlara öğretmeye çalıştığı şeyi daha bu kadarıyla bile fark etmiş olduğunuzu sanıyorum. Mesele, Bütün Işık Menderes benzeri insanlar için olduğu gibi, yine o mâlûm şey, "başarı".

Işık Hanım, gerçek hayatta hiçbir şey değişmeden bizim değişerek mutlu ve başarılı olabileceğimizi iddia etmeye dayalı bütün ruh güzelliği enstitülerinin aslî faaliyet alanında epeyce uzman bir kimse. "Seneler önce Anthony Robbins'ın öncülüğünü yaptığı NLP'nin (Neuro Linguistic Programing / Dilsel Nöro Programlama) Amerika ve Avrupa'da pek tanınmadığı bir dönemde, Skip Ross adında motivasyon seminerleri veren bir psikoloğun kasetlerini dinlemiş" kendisi. Bu zat, "bilinçaltında yatan ve çoğu kez farkında olmadığımız düşüncelerin insanın başarısını veya başarısızlığını hazırlayan faktörlerin başında geldiğini anlatıyor"muş. "Beyni yeniden programlamak suretiyle istediklerimize sahip olabileceğimizi söyleyen Ross... elde edilmesi arzulanan her şeyi gerçekleşmiş ve elde edilmiş gibi bir kâğıda 'şimdiki zaman' kullanılarak yazılmasını ve sabah-akşam yüksek sesle okunulmasını tavsiye ediyor"muş.

Yani, reklamdaki gibi, "bir şeyi kırk kere söylersen olur" dizaynı... "Arzuları yazmak ve okumak insana sadece hayallerinin gerçekleşebileceği ümidini vermekle kalmıyor; beynin konu üzerine yoğunlaşmaşını da sağlıyor", Radikal Cumartesi'nin bilge yazarına göre.

Kendisi, haliyle, sadece bir deftere şöyleyim, böyleyim yazmakla mutlu ve başarılı olabileceğimizi söylemiyor. Daha derin işler bunlar. "Metafizik kısmı" falan var:

"Şimdi de işin metafizik kısmına gelelim... evren (veya Tanrı), o eşsiz ve sonsuz yaratıcı güç benliğimizden yayılan her enerjiye kayıtsız, şartsız ve yargısız cevap verir. ınsandan evrene doğru yayılan enerji bütün tecrübelerinin, düşüncelerinin ve inançlarının sentezidir. Şayet bu sentezde 'yoksunluk bilinci' hâkimse, evrenin posta servisinin 'bereket' paketini getirmesi beklenilemez."

"Seni seçtim, başarı!"

Başarı reçetesinde kötü tercümenin ilâcı yok anlaşılan, ama bazı başka dertlere karşı çarelerin bulunması şart. ınsan, "Bu formülü uygularken egonun serzenişlerini değilde, ruhun ilham veren bilgeliğini dinlemeliyiz" gibi lafları, banyodan çıkınca kullanılacak güzellik araçlarına dair yazıların üstünde, Laila'cıların Nişantaşı'ndaki "Lezzet sirki"ne dair bir yazının yanında kolayca edebilir de, ciddîye alanlar olursa diye birtakım tedbirler de düşünmesi lâzım.

Zira, meselâ Türkiye'nin şu halinde, bizzat bu gazeteyi ve ilâvesini okuyanlar arasında bile pek çok insan işsiz, umutsuz, perişan haldeyken, arzularımızı kağıda yazıp tekrarlayarak mutlu olabileceğimize inanmayanlar çıkabilir. Yani böyle... olumsuz enerji yüklü insanlar, "yoksunluk bilinci" taşıyanlar (veya "solcular" falan, ne bileyim).

Işık Hanım'ın buna cevabı var: "Burada çok dikkat edilmesi gereken husus, 'Afirmasyonların' bilinçaltında ve üstünde çelişki yaratmaması. Ağzınızdan 'Başarıya sahibim' sözleri dökülürken bilincinizin derinliklerinden 'Sekiz aydır işsizsin, enayi...' diye bir ses gelirse, 'Başarıyı seçiyorum; başarılı olmaya karar verdim' diyerek çelişkiyi ortadan kaldırabilirsiniz."

ışte, görüyorsunuz. ışi çözen sadece Amerikalılar değil. Bizim yeni düşünürlerimiz de meselelerin tamamını halletmiş bulunuyor.

Halledilmeyen birkaç mesele var yine de.

Bunlar, kusura bakmayın, azıcık kişisel şeyler. Ama ne yapabilirim, benim için acil ve önemliler.

Sanırım ben geri zekâlıyım

ılk sorun, benim sıkı bir geri zekâlı olup olmadığım. Ayrıca şiddet düşkünü olup olmadığım sorusu da var. Çünkü bu tür şeyler okuduğumda hem hiçbir şey anlamıyorum hem de nedense ilk olarak, bunları yazanların hiç dayak yememiş olduğunu düşünüyorum. Ne alâkası var? Yok tabiî. Geçelim. Muhtemelen solcu olduğum için anlamıyorumdur. Şiddet düşkünlüğü de yenilmişliğe mahkûm solcu psikolojisinin bende yarattığı tepkilerin olumsuz enerji sûretinde evrene yayılmasından başka ne olabilir ki?

Bir başka mesele, böyle insanların nasıl bir utanmazlıkla, bu kadar çok kişinin hayatının bu kadar kısa zamanda tepetaklak olduğu bir memlekette, işsiz kalmış insanların "Başarıyı seçtim, bana ne, bana ne!" yaparak "ruhen" yırtabileceğini düşünebildikleri.

Ayrıca, bunu hangi hakla yaptıkları sorusu da var. Evet, kendilerine gazetede bir köşe verildiği için, biliyorum. Peki bu hangi hakla yapılıyor? Ya da sadece "ne amaçla?" diye sorabilirim, gocunmam. Yoksa sadece, "Gazete bizim, sana ne!?" gibi bir cevapla yetinmek zorunda mı kalırım?

Örneğe gel...

Biri çıkıp bana, bu münasebetsizliklerden birinde, "kendinize başarı telkin ederken bir yandan da sahici sorunlarınızla moralinizi bozmayın" faslında işsizlik konusunda örnek verilebileceğini söylese, yok artık, o kadar da olmaz, derdim. Bu ne malı bir kendini bilmezliktir?

Sonuçta münasebetsizlik yapanın hanesine yazılır, bu o kadar da önemli değil. "Yapan" kategorisine dolaylı olarak, bu yazının yeraldığı yayının (Radikal Cumartesi eki) da giriyor oluşunu da bir yana bırakalım.

ışin acı tarafı, insanlarda "yoksunluk bilinci" gibi şeyleri yaratan toplumsal vaziyetleri galiba artık tamamen hesaptan çıkarmış olmamız. ınsanın mutlu, başarılı, her ne haltsa, olabilmek için, kendinde ve çevresinde bir sürü şeyi değiştirme mecburiyeti, biz bunun lafını etmiyoruz diye ortadan kalkmıyor ki? Işık Menderes gibilerinin "geleceği yaratmanın sırrı" gibi muazzam iddialı başlıklarla ortaya sürdükleri malzemeyle ancak hamburger yapılabilir. (E, bunlarla da hayat geçmeyeceğine göre, kalkılır, "lezzet sirki"ne, Circus'a gidilir. Hem "Carlo'dan miras uçuk hesaplar onunla birlikte yok olmuş", oh... Bunu da Radikal Cumartesi'den öğrendim.)

Aslında belki de kısa yoldan, işin nereye varacağına gelmeliyim. Işık Hanım'ın hayat derslerini pratik olarak nasıl uygulayacağız? Bana sanki şöyle tercüme edilebilirmiş gibi göründü mesaj:

"Yazın olduğu gibi neşe içinde evden çıkıp her yere gidemediğiniz için ufak tefek bakım seansları bile, evde oturup televizyon seyretmenin dayanılmaz keyfine kurban gidiyor. Allah'tan yenilenmenin evde biraz vakit ayırmayla da halledilebilir yolları var. Saçlarınızı Hayashi'nin ürünleriyle canlandırabilirsiniz. Hi-Shine (33 milyon 500 bin TL.) özellikle kuru saçları adam etmek için hazırlanmış. Bir de aynı markanın şekil verdikten sonra kullanılan Design Quikk Spray'i (25 milyon 500 bin TL.) var... ıkinci önerimiz sırt, omuz ve göğüs bölgesinde oluşan garip sivilceler için. Neutrogena Body Clear Body Wash'u deneyin. Hem çok güzel kokuyor hem de gözeneklerinizi açıyor. 250 ml. olanın fiyatı 8 milyon 500 bin TL. Duştan çıktıktan sonra bir de nemlendirici lazım. Dermalogica'da seçenek bol. Aşırı yağı emen Oil Control Lotion, yağlanmayı dengeleyen Active Moist, yoğun nem sağlayan Skin Smoothing Cream ve Intensive Moisture Balance'dan uygun olanını seçebilirsiniz. Uğraşamayacağınızı düşünüyorsanız Anadolu yakasında oturanlar için Natalie Institut, Avrupa yakası için de Leyla ınanır Güzellik Merkezi iyi duraklar. Leyla ınanır cilt bakımı (35 milyon TL.), akne tedavisi (40 milyon TL.), jelli epilasyon (dakikası 500 bin TL.) gibi standartların yanı sıra kirpik perması (15 milyon TL.), dudak kontörü (400 dolar), göz üstü ve göz altı eyeliner (200'er dolar) estetik harikası olmanızı sağlayacak hizmetler de veriyor..."

Belki de her şey o partide aydınlanacak

Aslında bilemiyorum. Çünkü ben solcu ve geri zekâlıyım. Radikal Cumartesi'de, Işık Hanım'ın hayat ve gelecek meselesini çözdüğü sütunun hemen altında, "Pazar sendromuna son - 'mood'unuza uygun üç alternatif" kısmında bunları okuyunca bir alâkası vardır sandım. Sonra ayrı bir tereddüde düştüm. Aynı ilâvenin "Kent Fısıltıları" köşesinde, Levent-Etiler piyasasının gözde mekânı haline gelmiş Gatto'da 5 Aralık günü düzenlenecek özel "Baby Lawyers Show" partisinin çok peşinde koşulan davetiyesinin "herkesten önce" Radikal Cumartesi tarafından ele geçirildiğini okudum, orada, "arkasından ne çıkacağı sır" deniyordu. Anlayamadığım şeyler belki de o partide aydınlatılacaktı. Ama ben gidemeyecektim. Çünkü aynı yazıda, davetiye "ele geçirmek" için Gatto yöneticileriyle iyi geçinmem gerektiği yazılıydı. Ama ben onları tanımıyordum bile. ıstelik solcuydum ve Işık Hanım'ın öğütlerini kulak arkası ettiğim için, davetiye edinemesem bile başarılı olduğuma kendimi inandıramayacaktım...

Bitirirken, meseleyi özetliyorum: Gidip Circus'ta, Gatto'da yaşayabilirler, parti davetiyesi peşinde koşup estetik harikaları olmaya çalışabilirler, kimse karışamaz; lâkin bunları kamuya açık yerlerde yapmaları için bir neden yok, onlar açısından. Bu durumda yapılan iş sadece akıl almaz bir pişkinlik ve teşhir faaliyeti oluyor.

Ve bunlar, evrene yayılan enerjiler, geleceği yaratmanın sırları falan gibi renkli balonlarla biraraya konduğunda, bütün tantanaya rağmen, pek üzücü bir taşra balosu manzarası yaratıyor: Arızalı olduklarını asla fark edemeyecekleri için tedavi de edilemeyecek ve geçip gittikleri yerde en küçük bir iz dahi bırakamayacak olanların yalnız ağlamalar yerine geçirdikleri toplu kahkahalar hüzün veriyor.

Onlar başkalarının, sahici yoksunların farkında değiller, ama benim gibi geri zekâlılar herhalde yine sırf karşı çıkmak için karşı çıkıyor ve buradaki zavallılığı teşhis etmekten kaçınamıyorlar. Bu "style"ın yarattığı "başarılı" insan türü ortadadır. Henüz kaydedilmiş herhangi bir başarısı yoktur.

Eğer banyodan çıkınca Quikk spray sıkabilmek veya o davetiyeyi ele geçirmek başarı sayılmazsa.

"Evren (veya Tanrı), o eşsiz ve sonsuz yaratıcı güç", ihtiyacı olan herkese şifa versin.